13.yüzyıl başlarına kadar 20'den fazla kuşatma atlatmasına rağmen Konstantinopolis Surları asla geçilemedi. Çünkü ilk sur atlatılsa düşman asker'in karşısına 10 metre derinliğinde bir hendek çıkıyor,hendek atlatılsa yeniden bir sur duvarı karşısına çıkıyordu. Bu devasa surlar tarih boyunca sadece 2 defa geçildi.
Birini Osmanlılar başardı. Diğerini ise Soydaşları,Katolikler yaptı. Hadi gelin Fetih konuşmadan önce İstanbul'da 57 sene hüküm sürmüş Latinleri konuşalım...

Büyük Konstantin Roma İmparatorluğu'nun Başkentini Roma'dan İstanbul'a taşıyınca, burada yaşayıp şehri yedi tepe üstüne kuruyor. Dolayısıyla İmparatorluğun merkezide Doğu'ya kayıyor. Ardından Konstantin,Hristiyanlığı resmi din olarak kabul edip imparatorluğun büyük şehirlerine Psikoposlar,Misyonerler gönderiyor.  Konstantin'den sonra gelen I.Theodosius İmparatorluğun hem Doğu tarafını hem Batı tarafını yönetmiş son imparatordur. Hristiyanlığı Resmi Din olarak kabul etmiş ve Konstantinopolis Patriğini seviye olarak Roma'daki din adamları ile eşitlemiştir. Bu durum Avrupa'da ki Latinler ve Roma tarafından hoş karşılanmıyor. Roma İmparatorluğu Doğu-Batı olarak ayrılıp,bir süre sonra Batı Roma yıkıldıktan sonra Doğu Roma İmparatorluğunun yükselişini gören Latinler,içten içe daha da kurulmaktaydı. 1054 yılında Papa Konstantinopolis Patriğini,Patrik'de Papa'yı karşılıklı Afaroz edince olaylar çığrından çıkmaya başlamaktaydı.

Papa'nın kaybedilen kutsal toprakları geri alma emri ile başlayan Dördüncü Haçlı Seferleri Avrupa'daki Katolikler tarafından yüksek katılım sağlanmıştır. Bu sefer diğer haçlı seferleri gibi Karadan değil de, Denizden Mısır'a Müslümanların en zayıf noktasına saldırmak istemişlerdir. Donanma konusunda Venediklilerle anlaşan Haçlılar,beklenen katılımı sağlayamamıştır ve Venediklilere borçlarını ödeyememişlerdir. Borçlarının çoğunun ödenmiş sayılması koşuluyla Haçlı ordusu,Venedik'ten ayrılmış şehirleri ve Avrupanın önde gelen kıyı şehirlerini işgal etmeye başlamışlardır. Böylelikle Dördüncü Haçlı Seferleri yavaş yavaş amacından kopmaya başlamıştır.

Kalan borcu ödemeyi,Ortodoks Kilisesi'ni Katolik Kilisesi'ne bağlamayı Bizans tahtına geçmek şartıyla Aleksios Angelos teklif etmiştir. Bu teklifi kabul eden Haçlılar,İstanbul'u kuşatmaya doğru yola çıkmıştır. Donanma,Şovalye ve Asker sayısı olarak üst düzey sayıya sahip olan Haçlılar İstanbul'u kolay bir şekilde kuşatan Haçlılar,Bizans tahtına 4.Aleksios Angelos babası 2.İsaakios Angelos'u çıkartmıştır.

Aleksios tahta çıktığında Bizans Hazinesinden çok az miktarda paranın kaldığını görmüştür ve vaat ettiği parayı henüz veremeyeceğini,biraz zamana ihtiyacı olduğunu söylemiştir. 1 ay,2 ay,3 ay zaman geçer, her geçen zamanda Haçlıların öfkesi daha da artar. Ardından Aleksios'unda bu parayı veremeyeceğini söyleyince deliye dönen Haçlılar,İstanbul'u bu kez "yağma" kültürü ile tekrar kuşatmışlardır. Barbarca yağmalar meydana gelmiş,kadınlara tecavüzler olmuş ve insanlar öldürülmüştür. Şehir ateşe verilmiş,ahşap evlerden oluşan İstanbul'da büyük bir yangın çıkmıştır. Buna Karşılık Bizans askerleri karşılık verince,iki dindaşlar arasında çatışmalar meydana geldi. Şehir günlerce yağmalandı. Kutsal sayılan mabedlerde saygısızca hareketlerde bulunulmuş, çoğu sanat eseri,değerli eşya benzeri şeyler şehirden kaçırılmıştır.

Haçlı Ordusu İstanbul'da bir Latin İmparatorluğu ilan ettiler. Dört kral 57 sene Latin imparatorluğunu yönetti. İznik İmparatoru VIII. Mihail Paleologos,İznik'de güçlenip ordu kurup İstanbul'u geri almak için Latinlerin üzerine yürüdü ve şehri geri almayı başardı.

 İnançlı halkı ve ordusuyla İstanbul'u geri alan VIII. Mihail Paleologos yeni Bizans İmparatoru olmuştur. Aynı zamanda İstanbul'un Fethine kadar uzanan Paleologos Hanedanı'nın da kurucusu olmuştur.

Latin İstilası Bizans halkı üzerinde o kadar derin bir iz bırakmıştır ki;

İki yüzyıl sonra Müslüman Osmanlılar şehri kuşatmaya geldikleri zaman, " Latin Külâhı görmektense Türk sarığını yeğlerim " cümleleri kuruyorlardı.