Alexandre Vallaury

#
Alexandre Vallaury

İstanbul’un tarihi siluetine damgasını vuran mimar Alexandre Vallaury, Osmanlı İmparatorluğu’nun Batılılaşma sürecinde sanat ve mimarlık dünyasında önemli bir köprü kuran isimlerden biridir. 1850’lerde İstanbul’da doğup büyüyen Vallaury, hem Fransız hem de Osmanlı kültüründen beslenerek eserlerinde eşsiz bir sentez yaratmıştır. Galata’dan Pera’ya, Moda’dan Büyükada’ya kadar şehrin pek çok köşesinde onun izlerini görmek mümkündür. Osmanlı Bankası Binası, Pera Palas Oteli, Arkeoloji Müzesi gibi yapılar sadece onun mimari dehasını değil, aynı zamanda dönemin sosyo-kültürel dönüşümünü de yansıtır. Vallaury’nin hayatını ve eserlerini incelerken, İstanbul’un tarihsel kimliğine bir kez daha hayran kalacaksınız. Bu blog yazısında, onun mimari mirasını, yaşam öyküsünü ve Osmanlı dönemindeki yenilikçi etkisini keşfe çıkacağız.

Alexandre Vallaury, 2 Mayıs 1850’de İstanbul’da doğmuştur. Osmanlı İmparatorluğu’nun çokkültürlü yapısı içinde şekillenen bir çevrede büyüyen Vallaury, ailesi sayesinde erken yaşlardan itibaren hem Batı hem de Doğu kültürlerini tanıma fırsatı bulmuştur. Babası, dönemin ünlü pastacılarından Edouard Vallaury, İstanbul’da ve Fransa’da tanınmış ünlü bir pastacıydı. Sosyal yaşamında tanınmış bir figürdü. Bu kozmopolit ortam, Vallaury’nin mimari bakış açısında derin izler bırakmıştır.

Eğitimine İstanbul’da başlayan Vallaury, yetenekleri ve sanata olan ilgisi sayesinde mimarlık eğitimi almak üzere Paris’e gitmiştir. Paris’te, dönemin en prestijli okullarından biri olan École des Beaux-Arts’ta eğitim almıştır. Bu okul, 19. yüzyılda Avrupa’nın mimarlık anlayışını şekillendiren önemli bir kurumdu. Vallaury burada klasik mimari öğretileri, neoklasik ve eklektik üslupları derinlemesine öğrenme fırsatı buldu.

Eğitimi sırasında hem teknik becerilerini hem de sanatsal vizyonunu geliştiren Vallaury, İstanbul’a döndüğünde Batı’dan aldığı birikimi Osmanlı’nın yerel dokusuyla harmanlayarak özgün eserler ortaya koymaya başladı. Bu dönem, onun mimarlık kariyerinin başlangıcı ve aynı zamanda Osmanlı mimarisinde Batı etkilerinin derinleştiği bir döneme denk gelmiştir. Vallaury, eğitiminden edindiği bilgi ve deneyimleriyle İstanbul’un mimari kimliğini yeniden şekillendiren bir figür haline gelmiştir.

Vallaury Avusturya’da bir sergi ziyaretindeyken Saray arkeoloğu ve ressam olan Osman Hamdi Bey ile tanışmıştır. Bu tanışma; gerek mimariye, gerek sanata, gerek de müzeciliğe çok şeyler katmıştır.

İlk olarak Vallaury’den Arkeoloji Binasını ( Sanay-i Nefise Mektebini) inşa etmesini isteyen Osman Hamdi Bey, daha sonra ise Vallaury’nin Mimarlık bölümünün başına geçmesini istemiştir. Mimarlık bölümünün kurucusu ve ilk hocası olan Mimar Vallaury, bu görevi tam 25 sene kesintisiz sürdürmüştür. Osman Hamdi Bey tarafından "Mimar-ı Şehir" olarak anılan Vallaury, Osmanlı üst yönetimi ve Fransız iş çevrelerinin vazgeçilmez mimarı olmuş; İstanbul'a çok önemli yapılar kazandırmıştır.

Pera Palas Oteli, Cercle d'Orient Binası, Eski Osmanlı Bankası, İstanbul Arkeoloji Binası, Düyun-u Umumiye Binası, Galata ve Karaköy’de bir çok Han ve Apartman, Büyükada Rum Yetimhanesi, Zeki Paşa Yalısı, Anadolu Klübü, Kadıköy Taş Dalgakıran ve bunlar gibi bir çok yapıyı İstanbulumuza kazandırmıştır.

1921 tarihinde hayata gözlerini kapatan Vallaury’nin mezarı İstanbul Feriköy Katolik Mezarlığındadır. 

Alanında uzman kadromuzla hizmetinizdeyiz. Onlarca farklı rotada günübirlik İstanbul Turları düzenliyoruz.

İlginizi Çekebilir

Hayalinizdeki Tur İçin Sizi Arayalım !

Uzman Kadromuz, tecrübeli danışmanlarımızla her an yanınızdayız.